Makaleler / Uzman Doktor Abuzer Gaffar ATLI

duyuru_-1200x668.jpg

Son zamanlarda ülkemizde estetik ve güzellik amaçlı tedaviler konusunda yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle, hasta şikayetlerinde yoğun artışlar olmuştur. Maalesef son günlerde basına yansıyan olumsuz örnek bunlardan sadece bir tanesidir.

Tıbbi uygulamalar içinde, plastik cerrah veya dermatoloji uzmanı tarafından yapılması uygun olan Botoks, Dolgu, PRP, Dövme Silme, leke tedavisi, Lazer Tedavileri gibi estetik ve güzellik amaçlı uygulamalar, ne yazık ki uzman olmayan, hatta hekim olmayan kişilerce donanımı uygun olmayan yerlerde, uzman hekimlerin gözetimi ve denetimi olmadan uygulanmaktadır.

Güzellik salonları ve kuaförler bu tür işlemlerin kanunen yapılamayacağı yerlerdir. Bu uygulamalarınızı mutlaka  Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ve Dermatoloji uzmanlarına ya da bu uzmanların kontrolündeki merkezlerde yaptırın. Ayrıca, doktorunuzun Plastik Cerrah / Dermatolog  olup olmadığından emin değilseniz, lütfen diplomasını görmek isteyiniz.

Sağlığınızı tehlikeye atmayın.

Randevu almak istiyorsanız doğruca https://epidermal.com.tr/#   adresine!


yazsac.jpg

Yüzyıllardır saçlar görünümleri ile ilgi toplamakta ve kişilerin sosyal ilişkilerinde önemli rol oynamaktadır. Moda sadece kıyafet, ayakkabı ve takılarda değişiklik yaratmamakta; aynı zamanda saçların renk ve şeklinde de değişiklikler önermektedir. Ayrıca toplumların sosyokültürel yapıları gereği de saçlarda hasara neden olabilecek model ya da işlemler uygulanabilmektedir. İnsanların güzel görünebilmek için yaptıkları bu uygulamalar, saçın fiziksel ve/veya mekanik özelliklerinde geçici veya kalıcı hasarlanmalara neden olmaktadır.
Yaz aylarının gelmesi ile saç sağlığı tehlikeye girmektedir. Sağlıklı ve güzel saçların en büyük düşmanlarından olan ultraviyole ışınlarının yanı sıra, hava kirliliği gibi çevresel faktörler, düzleştirme, boyama gibi dış etkenler de saçların görünümünü bozmaya ve ışıltısını kaybetmesine neden olmaktadır. Havuzlarda bulunan yüksek miktarda klor, güneş ve deniz saçımızın doğal nemini yok eder. Ayrıca yine havuzlarda kullanılan dezenfektanların içinde saçı yıpratan bazı ajanlar bulunur. Deniz suyundaki tuz ve mineraller saçımızı koruyan doğal yağları ortadan kaldırır. Havadaki ağır nem oranı saçtaki bukle ve dalgayı bozar. Sıcak yaz aylarında tatile gidilmezse bile, kentlerde maruz kaldığımız duman ve toz saçınızı olumsuz etkiler. Saçlar hem canlılığını kaybeder hem de yıpranır. Saçlarda fırçalama, fön çekme, tarama gibi mekanik travmalar, ultraviyole ışını ve perma veya boyama ile oluşturulan kimyasal işlemler sonucu bir takım hasarlar meydana gelir. Bütün bu hasarların sonucunda kıl şaftındaki, kılların dış kısmında kiremit şeklinde dizilmiş keratin tabakasında çatlaklar ve düzensizlikler oluşur. Buna bağlı olarak saçlar elektriklenir, kolay şekil alamaz, matlaşır ve kırılır. Genellikle hasarlanmış saçın yüzeyi negatif elektrikle yüklenir. Bunlardan dolayı özellikle yaz mevsiminde saçımıza özen göstermemiz gerekiyor. Denizden veya havuzdan sonra saçımızı yoğun bir şekilde nemlendirip onaran şampuanlarla yıkamalı, mümkünse her gece besleyici serum kullanmalıdır. Saçlarda oluşan bu hasarların düzeltilmesi amacıyla saç kremleri kullanılması önerilmektedir. Saç kremleri ile yeni büyüyen saçların doğal görünümlerinin devam ettirilmesi amaçlanmaktadır. Saç kremleri kılı ince bir şekilde sarar ve kıl yüzeyinde bir takım önemli değişikliklere neden olur. Bu ürünlerin kullanımı ile saçtaki statik elektrik azalır, kuruluk kaybolur, saça parlaklık ve esneklik sağlanır.
Nasıl ki cildimize güneş koruyucusu sürmeden , gözlerimize güneş gözlüğü takmadan sokağa adım atmıyorsak saçımız için de aynı özeni göstermek ve önlem almak durumundayız. UV ışınlarına karşı filtre görevi gören bazı krem veya serum formunda saç ürünleri vardır ki bunlar kıl şaftını kaplayarak saçları güneşe karşı korurlar. Bu ürünler UV önleyici olarak bilinirler. Yazın saçlar sık yıkanmamalı, haftada bir ya da en fazla iki kere yıkanmalı, yıkanan saçların mümkün olduğunca havlu ile nemi alınarak oda sıcaklığında kurutulması, kurutma makinesi ve sert tarak kullanılmaması ve saç kremlerinden faydalanılması UV ışınları nedeniyle hassaslaşan saçların daha da yıpranmasını önleyecektir. Bununla birlikte yaz aylarında saç bakımında dışarıdan saça sürülen ürünler tek başına yeterli olmayabilir. Burada devreye beslenme girer. Vücudun ihtiyacı olan protein, demir, Omega-3, çinko, B12  vitaminlerini içeren besinler saç sağlığı için önem taşır. Mevsiminde meyve ve sebze tüketimi saçlarımızın beslenmesine büyük fayda sağlayacaktır. Özellikle A, E vitaminlerinden zengin sebze ve meyvelerin bol bol tüketilmesi saçlarımızın güçlenmesini sağlayacaktır
Daha fazla ayrıntı için hemen sitemizi ziyaret edin!. https://epidermal.com.tr/#

kisaylari.webp

Aşırı soğuklar günlük hayatı olumsuz etkileyip soğuk algınlığı gibi rahatsızlıkları arttırırken aynı zamanda cildimize de ciddi zararlar verir. Soğuk hava, daha düşük nem oranına sahiptir ve dolayısıyla daha kurudur. Bu da aynı şekilde cildimizde kuruluk oluşturmaktadır. Ciltte kuruma, canlılığının azalmasına ve erken yaşlanmaya neden olmaktadır.  Eğer gerekli bakımı yapmazsak bu kuruluk artarak ciltte pullanma, tahriş, çatlama, kaşıntı ve hatta ekzemaya neden olabilmektedir. Kış mevsiminde dışarıda soğuk ve rüzgarlı hava, içeride kalorifer, soba, klima gibi ortamın nemini azaltan çevresel faktörler cilt kuruluğunu artırarak bu belirtilerin şiddetlenmesine yol açabilmektedir.
Kış aylarında cildinizin kurumasını önlemek için nelere dikkat etmeliyiz?
Kış aylarında cildinizi korumanın 12 yolu - Haber 7 Cilt Bakımı
Kışın mutlaka cilt muayenesi yapılmalı ve uygun cilt bakımı planlanmalıdır.
Alınacak bazı önlemler ile kış mevsiminin cilt üzerindeki olumsuz etkilerden korunmak mümkündür. Bunun için güçlü nemlendiriciler kullanılmalıdır. Nemlendiriciler, cildimizin hiçbir sorunu olmasa bile derinin var olan dengesini korumak ve dış etkilerin neden olacağı hasarı önlemek için kullanılması gereken deri bakım ürünleridir. Derinin suyu emmesini arttırarak bariyer özelliğinin ve bütünlüğünün korunmasını, devamlılığını ve yumuşaklığını, pürüzsüz görünmesini sağlar. Nemlendiriciler derideki doğal yağ ve nemi derimize hapseder. Cilt tipine uygun nemlendirici ürünlerin günde iki kez yüze uygulanması gereklidir.
Kış aylarında çok sık ve çok sıcak su ile banyo yapma alışkanlığından vazgeçilmelidir. Uzun süren duş, derimizdeki koruyucu doğal yağ tabakasına zarar verebilir. Sıcak yerine ılık suyla yıkanmamız ve 10 dakikayı aşmayan duş süresi cildimize daha az zarar verecektir. Yine duşta lif, kese yapmak tahrişi artırabilen uygulamalardır. Banyo yaparken kullanılan temizlik ve vücut bakımı ürünlerinin doğru seçimine de özen gösterilmelidir. Cilt kuruluğuna sebep olmayacak, vücudun nem dengesini koruyacak ph’sı cilde uygun (ph 5,5) sabun kullanılmalıdır. Vücuttaki deri kuruluğunu engellemek için de her banyo sonrasında tüm vücuda nemlendirici uygulamak gereklidir. Banyo sonrası cilt tamamen kurutulmadan, hafif nemliyken nemlendirici kremler kullanılmalıdır. Bu şekildeki uygulama nemi daha iyi derimize hapseder.
Merkezi ısıtma, klima, şömine ve elektrikli ısıtıcılar ev içerisindeki havayı, ve dolayısıyla cildimizi kurutmaktadır.  Kalorifer peteklerine su kabı konulması ya da buhar aleti kullanımı gibi önlemler, ortamın nemini artırarak cilt kuruluğun azalmasını sağlayacaktır.
Dış etkenlere sürekli maruz kalan gün içerisinde defalarca yıkamak zorunda kaldığımız ellerimize de bakım yapılmalı, her yıkamadan sonra mutlaka nemlendirici uygulanmalıdır. Yine kış aylarında sıklıkla gördüğümüz bir diğer konu da dudak çatlamalarıdır. Bunu önlemek için dudak bakımı da ihmal edilmemeli, nemlendiricili dudak koruyucularıyla gün içerisinde sık sık dudaklar nemlendirilmelidir.
Kış aylarında beslenme alışkanlıkları da derinin canlılığını etkilemektedir. Kışın gelmesiyle vücudun su ihtiyacı azalmış gibi hissedebilir. Ancak yine de günlük su tüketimi miktarı azaltılmamalıdır. Bununla birlikte probiyotikli yoğurtlar, mısır, omega 3 ten zengin besinler cildin daha sağlıklı olmasını sağlar.
Yünlü giysiler cildimizde tahrişe neden olabilmektedir. Bu nedenle özellikle pamuklu giysileri tercih etmelidir.
Güneşten korunma kışın da gereklidir. Kar örtüsü %50 – 95 oranında UVB yansımalarına yol açabilmektedir. Yüksek rakımda, güneş ışınlarını bloke eden atmosfer daha ince olduğu için, kış sporları yapanlarda güneş hasarı riski artar. Özellikle hassas cilde sahip olanlar, cildi hassaslaştıran tedavi kullananlar ve lekeli cilt potansiyeline sahip olanlar kışın da güneşten korunmaya özen göstermelidir
Cildimiz için kullanmamız gereken ürünler, cilt tipimize göre, mevcut olan hastalıklarımıza göre değişmektedir. Yanlış ürünlerin kullanılması fayda sağlamak yerine hem cildimize zarar verebileceği hem de para kaybına neden olabileceği için, bu tür ürünlerin dermatologlara sorularak kullanılması uygun olacaktır.
Ekibimizi incelemek için https://epidermal.com.tr/#  adresine gidin!

gunesten_korunma_3.jpg

Ultraviyole radyasyonun zararları anlaşılmadan önce güneş ışığının sağlıklı yaşam için gerekli olduğu bilinirdi. Gerçekten güneş ışığının fotosentez, görme duyusu, vitamin D sentezi, bazı mikroorganizmaların yok edilmesi, insan psikolojisine olumlu etkisi ve sedef gibi bazı deri hastalıklarını tedavi edici özelliği vardır. Fakat güneşe fazla maruz kalmak zararlarınıda birlikte getirir.
Güneş, görünen ve görünmeyen ışınlar saçar. Görünmeyen ışınlar ultraviyole A (UVA), ultraviyole B (UVB) ve ultraviyole C (UVC) olarak bilinir ve bir çok probleme bu ışınlar neden olur. UVC doğrudan kanser yapıcı ışındır. Ozon tabakasından geçemediğinden yeryüzüne ulaşamaz. Güneşin zararlı etkisinden sorumlu olan ışınlar UVA ve özellikle UVB’ dir. UVB camdan geçemez ama UVA camdan geçebilme özelliğine sahiptir.
Son yıllarda deri kanseri sıklığında artış olmuştur. Deri kanseri oluşumunda en önemli risk faktörlerinden biri, kişinin yaşam boyunca maruz kaldığı güneş ışığı miktarıdır. Risk faktörleri arasında güneşe maruziyet, korunulması mümkün olan tek faktördür.
Her yaşta güneşten korunmak güneş ışınlarının erken ve geç dönemde ortaya çıkacak zararlı etkilerini engeller. Ancak yaşam boyu güneşe maruziyetin %80 i ilk 20 yıl içinde olduğu tahmin edilmektedir ve bu nedenle koruyucu programların bu yaş grubunda uygulanması ayrı bir önem taşır. Güneşte fazla kalma sonucu ağrılı kırmızı deri yanığı gelişir. Kötü bir yanık yaşamın ileri dönemlerinde önemli bir cilt kanserine neden olabilir. Uzun süreli maruz kalma ise kırışıklık, güneş ve yaşlılık lekesi, çil, kılcal damar çatlaması ve deri kanserine neden olur .
Güneşten Korunmak İçin Önemli Öneriler - Memorial
Toplumun neden güneşlenmeye devam ettiğini anlamak amacıyla, bu kişilerin inanışları, genel bilgileri ve alışkanlıkları ile ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Kişiler seçim yaparken temel olarak menfaati arttıran yönde seçim yapmaktadırlar. Menfaat, sadece mali anlamda olmayıp kişiye doyum ve iyilik hali kazandıran her durumu kapsar. Menfaati etkileyen etmenler tüketim, kişisel tecrübe, akran baskısı ve genel kültür çevresidir. Bronzlaşma; tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi, aşırı yeme ve ilaç kullanımı gibi toplumdaki birçok riskli davranıştan biridir. Bronzlaşmak veya bronzlaşmamak konusunda yapılacak seçim, birçok günlük karar alma esnasında olduğu gibi, kısa ve uzun vadeli yarar ve zararların düşünülmesi sonucunda yapılır. Kişi gelecekteki menfaatine, o anki menfaatinden daha fazla veya az ağırlık verebilir. Bronzlaşmanın faydası şimdiki zamanda iken, riskleri gelecek zamandadır. “Bronzlaşmadan vazgeçersem, daha düşük kanser riskini ve yaşlandığımda daha iyi görünümlü bir teni kazanacağım” veya “bronzlaşırsam, cildimin gençliğini kaybedeceğim ve aynı zamanda cildimin sağlığını da kaybedebilirim, çünkü deri kanserine yakalanabilirim” düşünceleri ön planda tutulmalıdır.
Çekici olarak kabul edilen sosyal durum zaman içersinde değişmektedir. Ancak son yıllarda kabul gören çekici görünüm ince, bakımlı ve bronz bir kişidir. Bu çekici özelliklerin, mesleki başarı, yüksek idealler, sağlıklı bir hayat ve iyi bir cinsel yaşamı beraberinde getirdiği düşünülmektedir. Bronz ten eski zamanlarda bir değer olarak görülmemekteydi. Bu yüzyılın başında, beyaz ten revaçtaydı, çünkü kişinin tarlada çalışmak zorunda olmadığını, yüksek sosyal standartlara sahip olduğunu göstermekteydi. Tarıma dayalı toplum endüstriyel topluma dönüşmeye başladıkça, çalışanlar kapalı mekanlara taşındılar. Dolayısıyla artık bronz tene sahip olmak, çalışmak zorunda olmamak ve daha çok serbest zamana sahip olmak anlamına gelmeye başladı. 19. yüzyılda, başta kadınlar olmak üzere, üst sınıfın insanları güneşten korunma eğilimindeydiler. Yanık ten yalnız güneş altında çalışanlarda (inşaat işçisi, çiftçi, balıkçı vb.) görülür ve pek makbul sayılmazdı. Yüz ve kolların alt kısım veya atletin dışında kalan alanlarda yanık “amele yanığı”, sol kolda yerleşeni “şoför yanığı”, yüz ve el sırtlarında yerleşen “çiftçi yanığı” diye adlandırılırdı. Güneşe maruziyet ile deri kanseri arasındaki ilişki henüz bilinmiyordu ancak bronzlaşmayı ve cildin zarar görmesini engellemek amacıyla insanlar güneşten uzak durmaktaydılar. Korunmanın temel şekli, şapka, peçe, ve tül de dahil olmak üzere giysilerdi. Ayrıca güneş şemsiyesi de hem koruyucu olarak hem de aksesuar olarak oldukça popülerdi. Popüler dergiler kadınlara cilt güzelliğini korumak için güneş ve rüzgardan korunmalarını öğütlemekteydi. Topikal koruyucular ise 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmaya başlamıştı. Beyaz vazelin veya badem yağının pudra ve magnezyum tozu ile karıştırılması gibi ev yapımı ürünler ortaya çıktı. Bazıları ise çinko ve bizmut içermekteydi. Batıda 1920’lerde bronzlaşma eğilimi ortaya çıktı. Güneşlenmenin popüler olması ile birlikte bazı sosyal değişiklikler de oldu. Daha önceleri deniz kenarında tatil daha çok eğlenmek ve piyasa yapmak anlamına gelirken, 20. yüzyıl başlarında insanlar deniz ve göl kenarlarına suya girmek amacıyla gitmeye başladı. Yavaş yavaş bronz ten sağlık belirtisi olarak algılanmaya başlandı. Son 50 yılda ise güneşlenme daha da popüler bir hal almıştır. Moda endüstrisi açık kıyafetler ve açık hava aktivitelerini destekleyerek bu popülariteye katkıda bulunmaktadır. Cosmopolitan, Vogue ve Seventeen gibi yüksek tirajlı moda dergilerin son 10 yıl içindeki yaza hazırlık sayılarında yayınlanan reklamları inceleyen bir araştırmada, resimlerin güneşten korunma mesajları incelenmiş ve modellerin bronz tenli olduğu, koruyucu giysi veya şapka kullanmayı özendirmediği tespit edilmiştir. Ayrıca güneş gözlüğü kullanımının, güneşten korunma ile ilişkilendirerek sunulmadığı (açık tenli model, kapalı giysi ve şapkalı) görülmüştür. Güneş koruyucu krem reklamlarının yıllar içinde arttığı ancak bu reklamlardaki mankenlerin diğer reklamlardakinden daha bronz olması, şapka veya gözlük kullanmamaları, bu kremlerin korunmadan çok bronzlaşmayı hedeflediğini göstermektedir. Ayrıca güneş koruyucu üreticileri, “güvenli bronzluğu” (güneş yanığı olmadan bronzlaşma) önererek güneşlenmeyi desteklemekte ve belki de deri kanseri gelişimine katkıda bulunmaktadırlar.
Tüm dünyada hekimler, güneşlenme alışkanlığını değiştirmek amacıyla, ultraviyole ışınlarına korunmasız maruziyetin tehlikeleri konusunda insanları uyarmaya çalışmışlardır. Bu çabalara rağmen, insanlar rutin bir şekilde bronzlaşmaya ve yanmaya devam etmektedirler. Genç yaşlardaki her güneş yanığı ilerde deri kanserine yakalanma riskinizi artırır. Güneş ışığının zararlarından korunmak için asla yanmamak, gölge boyu gerçek boydan daha kısaysa güneş altında kalmaktan kaçınmak gerekir. Güneşin maksimum UV ışınlarına maruz kalınan bölümünde dışarıda kalmaktan kaçınılmalıdır. Özellikle yazın saat 11.00 – 16.00 arasında ultraviyole ışınları daha etkilidir. Direk olarak güneş altında kalınmamalı ve gölgelik aranmalıdır.
Göz, kulak, yüz ve boynun arkasını korumak için geniş çevreli bir şapka tercih edilmelidir.
Vücudu korumak için sık dokumalı uzun kollu gömlekler ve pantolon giyinilmelidir.
Güneşten koruyucular, güneş ışınlarına emerek, yansıtarak veya dağıtarak etkili olurlar. Merhem, krem, jel, losyon ve sprey şeklinde olabilir. Üzerinde SPF (Sun Protection Factor = Güneşten Koruyucu Faktör) numarası bulunur. Yüksek SPF numarası UVB ışınlarının neden olduğu güneş yanıklarına karşı daha fazla koruma sağlar. Bazı güneşten koruyucular geniş spektrumludurlar ki hem UVA hem de UVB ye karşı koruma sağlar. En az 15 faktörlü geniş spektrumlu güneşten koruyucular yeterli miktarda ve kalınlıkta dudak da dahil olmak üzere, tüm güneş gören alanlara, bulutlu havalarda bile uygulanmalıdır. Güneşe çıkmadan yarım saat önce deriye uygulanmalı ve 3 saat ara ile uygulama tekrarlanmalıdır. “Suya dayanıklıdır” ibaresi bulunmasına rağmen sık havuza veya denize girmek, havlu ile kurulanmak ve terlemek gibi durumlarda gün boyunca uygulanmalıdır.
Güneşten korunma kışın da gereklidir. Kar örtüsü %50 – 95 oranında UVB yansımalarına yol açabilmektedir. Yüksek rakımda, güneş ışınlarını bloke eden atmosfer daha ince olduğu için, kış sporları yapanlarda güneş hasarı riski artar. UVB radyasyonunun %3 kadarı çimden yansırken
bu oran kumda %25’i bulabilmektedir. Su %5 oranında yansımaya neden olmaktadır. UV radyasyonunun %75’inin 2 m su derinliğine ulaşabilmesi asıl önemli noktadır.
Tüm bu koruyucu programlar ne yazık ki sadece yetişkinleri hedef almaktadır. Oysa ki yaşam boyu güneşe maruziyetin %80 i ilk 20 yıl içinde olduğu düşünüldüğünden 6 aylıktan itibaren güneşten koruyucu kremler dahil tüm koruyucu programlar uygulanmalı ve güneş ışığının oluşturacağı zararlardan korunulmalıdır.
Randevu almak mı istiyorsunuz? Hemen https://epidermal.com.tr/ adresine …
Uz. Dr. Abuzer Gaffar ATLI
Dermatoloji Uzmanı

 



Copyright by EPIDERMAL.COM.TR  2023. Tüm Hakları Saklıdır | Tasarım: FİZET MEDYA



Copyright by EPIDERMAL.COM.TR  2023. Tüm Hakları Saklıdır | Tasarım: FİZET MEDYA